30 Nisan 2016 Cumartesi

Basketbol İstatistikleri ve Beşiktaş I

Yazıya başlarken kısaca özetlerim hem kendimi yormam hem insanları sıkmam diyordum ki işler beklediğim gibi gitmedi ve yazıyı 2 parta bölüp yayınlamaya karar verdim. İlk yazıda gelişmiş basketbol istatistiği konusunda bir özet, hatta özetin özetini bulacaksınız. Beşiktaş’ın adını görüp gelenler bu kısmı direk atlayabilirler. İkinci yazıda ise Beşiktaş Basketbol takımının bu doğrultuda analizini okuyabilirsiniz.

Gelelim yazıya, dünyada spor analitiğinin geldiği yerle Türkiye’nin bulunduğu yer arasındaki farkı görünce konuya kafa yormaya karar verdim. Hatta bunun da ötesine geçip çalışmalarımı bu doğrultuda yönlendirdim. 2002 yılında Oakland Athletics Billy Beane menajerliğinde düşük bütçesine rağmen 20 maç üst üste kazanıp Amerikan Beysbol tarihine geçmeyi başardı. Bu başarının perde arkasında Harvard mezunu ekonomici Paul DePodesta’nın oyuncu performansına göre değerini belirleyen sabermetrics adını verdiği analiz sistemi bulunuyordu. Çoğumuz hikayeyi Brad Pitt’in oyunculuğu ile, Micheal Lewis’in yazdığı kitapla aynı adı taşıyan Moneyball filmiyle öğrendik. Beysbolda gelen bu başarının diğer sporlara yayılmaması ise olanaksızdı.

Günümüzde basketbol analitiği konusuna NBA de çok fazla önem veriliyor ve istatistiklere inanmayan takımların sayısı giderek azalıyor.[1] Hal böyle olunca oyuncuların performanslarını değerlendirme üzerine kurulu çok fazla sistem bulunuyor. Bunlardan en popüler olanlarına kısaca bakmak gerekirse;

Efficiency (Eff)

NBAin resmi web sitesinin kullandığı, oyuncularının maç içinde yaptığı istatistikleri direk kullanıp performans değerlerini hesaplayan istatistik. Özetle oyuncunun pozitif istatistiklerinin toplamından negatiflerinin çıkartılmasıyla elde ediliyor. Aşağıda görüldüğü gibi, her istatistiği eşit önemle aldığı için hesapladığı değerin oyuncunun gerçek performans değerini gösterdiğini söylememiz mümkün değil.

(Points + Rebounds + Assists + Steals + Blocks) - ((Field Goals Att. - Field Goals Made) + (Free Throws Att. - Free Throws Made) + Turnovers)) 

Player Efficiency Rating (PER) ve Hollinger’s Game Score

Eski ESPN yazarı John Hollinger tarafından geliştirilen bu denklem Eff’de eşit önemle alınan istatistikleri belli katsayılarla çarpıp daha verimli sonuç almaya yarıyor. Çıkan sonuç oyuncunun oynadığı dakikaya bölününce de oyuncunun dakika başına performans değeri hesaplanmış oluyor. Eff göre daha etkin bir ölçme yöntemi olmasına karşın ayni Eff’deki gibi oyuncuların çoğunlukla hücum istatistik değerlerine göre hesapladığı için adil sonuç verdiği söylenemez. ( Detaylı formülü merak edenler için PER[2] ) Hollinger PER istatistiğinden sonra oyuncunun bir maçta ne kadar etkili oynadığını hesaplamak için game score adını verdiği daha basit lineer bir modeli de bulunmakta.

PTS + 0.4 * FG - 0.7 * FGA - 0.4*(FTA - FT) + 0.7 * ORB + 0.3 * DRB + STL + 0.7 * AST + 0.7 * BLK - 0.4 * PF – TOV

Index Ratıng

İlk olarak İspanya ACB liginde kullanılan ve şu anda Euroleage tarafından da kullanılan bu istatistik PER istatistiğine oldukça yakın.
(Points + Rebounds + Assists + Steals + Blocks + Fouls Drawn) - (Missed Field Goals + Missed Free Throws + Turnovers + Shots Rejected + Fouls Committed).

Win Produced

David Berri önderliğinde geliştirilen model de oyuncuların maçı kazanmalarına olan katkılarını inceliyor. Daha önce belirttiğimiz değerlendirme sistemleri gibi yine oyuncuların istatistikleri direk olarak kullanılıyor ancak bu model özellikle şut kullanımı daha etkin bir şekilde değerlendirmesiyle diğerlerinden ayrılıyor. Temelinde oyuncunun efektif şut kullanımı, oyun pozisyonuna katkısı (ribaunt, top çalma ve kaybı gibi) ve diğer istatistikler kullanıyor. Detaylı matematiksel açıklamayı Berrinin kitabıyla aynı ismi taşıyan blogda bulabilirsiniz.[3]  

Win Share

Bill James’in beysbol için kullandığı sistemin basketbola uyarlanmış hali. Kısacası oyuncunun takımı için sağlayacağı galibiyet katkısını hesaplıyor. En büyük artısı istatistik kağıdına bağlı olmadan oyuncuların değerlerini hesaplaması. Bunu da oyuncunun girdiği pozisyon başına attığı ve yediği sayıları değerlendirerek yapıyor. Tabi ki bu değerlendirmenin içine takımın ve ligin genel oyun hızı ve ortalamalarını da katıyor. (Detay merak edenler için win share[4] ).

Plus-Minus ve Adjusted Plus-Minus

Geldik benim favorim olan istatistiğimize. Artık klasik box-score diye tabir ettiğimiz maç içindeki oyuncu istatistiklerini veren tabloda bile yerine almış durumda (+/- şekliyle gösterilen sütun). Hesaplanması da oldukça basit bir istatistik. Oyuncu parkedeyken maçın skoruna göre oyuncuya verilen değer. Yani A oyuncusu sahadayken skor 10-5 gibi bir durumdaysa A oyuncusu +5 değere sahip oluyor. Bu durumda rakip takımın sahadaki oyuncuları ise -5 değer alıyor. Genele bakarsak ise plus-minus bize şunu demek istiyor; ortalama oyunculardan kurulu 2 takım oynadığında herkesin 0 puan alacağını ve fark olmayacağını düşündüğümüzde, sezon içi plus-minus değeri +5 olan bir oyuncu ortalama oyunculardan biriyle değiştirilirse o takım maçı 5 sayı farkla kazanır. Bu istatistiği benim favorim yapan ve en önemli artısı olan şey ise aynı win share de olduğu gibi oyuncunun istatistiklerinden bağımsız oyuncuyu değerlendiriyor olması. Az önceki A oyuncusunu ele alalım. Sahadayken belki 0 sayı hatta bazı negatif istatistiklerle oynasa bile, diğer değerlendirme sistemlerinde olumsuz puan alırken plus-minus değeri +5 olabiliyor. Çünkü plus-minus diğerlerinin aksine oyunun tümünü inceliyor, yani iyi yapılmış yardım savunmasını, toplu topsuz perdelemeleri, iyi hızlı hücum savunmalarını ve bunlar gibi istatistik kağıdına yansımayan ama oyun için oldukça önemli olan hareketleri de değerlendiriyor. En büyük dezavantajını ise sahadaki tüm oyuncuları eşit değerlendirdiği için yanlış puanlamalar yapması. Yani sahadaki 4 oyuncu çok kaliteliyken ve iyi oyun oynayıp rakibe üstünlük kurarken 5. Oyuncu etkisiz olsa bile yüksek puan alabiliyor. İşte bu yanlışın önüne geçmek için ise adjusted plus-minus istatistiği kullanılıp oyuncunun oynadığı tüm 5ler içindeki değerlendirmesi hesaplanmış. Bu sayede oyuncu oynadığı takım arkadaşlarından bağımsız bir değere sahip oluyor. (daha fazlasını merak eden için +/-[5] ).

Sadece oyuncu performansı değerlendirme üzerine kurulan modelleri anlatmak için kesinlikle tek başına bir yazı gerekli, kısaca bir özetleyeyim dedim o bile oldukça uzun sürdü. En azından bilmeyenler için giriş yapmış olduk. Şimdi gelelim Beşiktaş’a.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder